Merhaba ekranı başından düşüncelerime dokunan sevgili okur. Önceki yazımızda tanışmıştık ama ben kendimi yeniden sizlere hatırlatayım. Bendeniz ekranlarınızdan yaşam alanlarınıza dokunan iç mimarınız Ebru.. Bugünkü yazımızda iç mimarlık ne değildir, akıllardaki iç mimar imajı doğru mu, tasarım sürecinde ne gibi hatalar meydana geliyor gibi başlıkları ele alacağız.. O zaman ilk başlığımızla başlayalım..
İç mimarlık ne değildir?
–Sevgili mesai arkadaşım Can Karagöl’e göre “iç mimarlık tek başına dekorasyonculuk değildir.”
Evet, çok doğru bir yaklaşım.
Ne demiştik bilim ve teknik ile yoğrulmuş disiplindi değil mi?
İç mimarlık halı, perde, parke seçme işi değildir ya da koltuğu TV karşısına alıp yemek masası pencerenin önünde olsun işi de değildir.
İç mimarlık bir yaşam kurgusudur.
Evini yaptırıyorsan yaşam şekline göre en doğru kurguyu, en doğru ve teknik bakımdan en uygun projeyi üreten bilim dalıdır.
Gelelim bir başka konuya; tasarım hataları ve mekanda kurgu hataları…
Yukarıdaki örnekte dediğim gibi yemek masası pencere önüne gelecek veyahut TV’nin konumu gibi kesin yargılar yoktur. Ancak… Yatak odası tasarımlarında kapının açılış yönüne yatağı koymayı tercih etmeyiz. Banyo yerleşim kurgularında da klozeti direkt görme taraftarı değilizdir. Mutfağa değinirsek de her mutfağın ve kullanıcının dili farklıdır. Onları göz önüne alarak kurgulanması gerekir. Mesela kör köşeler oluşturmaktansa iç mimarınız sizin için daha işlevsel ve kullanışlı alanlar oluşturacaktır.
İşe iç mimarımızı dahil ettiğimize göre değinmem gereken önemli meselelerden biri de iletişim..
Evet yanlış duymadınız.
Beklentileriniz ve hayalleriniz arasındaki köprünüz olan iç mimarınızla iletişim çok önemlidir. İletişim eksikliği sizin hayallerinizin yıkılmasına ve de proje sürecinin uzamasına sebebiyet verir. Demem odur ki konuş canım kardeşim. Anlat…
Hayallerini, günlük yaşamını, ihtiyaçlarını ve beklentilerini, hoşlantılarını hatta..
Kendini iç mimarına yansıt, gerekiyorsa darla, ama ponçik iç mimarınızın da özel hayatı olduğunu unutmayarak mesai saatleri içinde darla…
Gecenin bilmem kaçında priz yerleri aklına geldiğinde arayarak veyahut mesaj atarak cevap beklemek hoş olmaz. O saatte yorgun bir bireyin vereceği cevaplar da çözüm odaklı olmaktan ziyade başından savmak amaçlıdır.
Neyse konumuzdan sapmayalım.
Her proje ve her kullanıcı kendine has ve özeldir.
İşini gereken özenle yapan her bir meslektaşım bunu bilir ve önüne gelen her projeye özgün ve yerinde çözümler üretir. Tabii kullanıcının istek ve estetik beklentileri çerçevesinde. Siz sevgili kullanıcılar, size de gelince kendi projenizi kendiniz ele alın. Komşunuza, kankanıza, elti ve kaynananıza müdahale ettirmeyin. O mekanı siz kullanacaksınız, ihtiyaçlarınızı en iyi siz bilirsiniz. Blogerların evine de çok özenmeyin. Her bireyin kullanım amacı farklı.
Siz ne istiyorsunuz, neye ihtiyacınız var, evde veyahut iş yerinizde kaç kullanıcı var, her bir kullanıcının fizyolojik durumu nedir, özel gereksinimleri olan özel kullanıcılar var mı? Neyden sıkılmazsınız, hangi tarzlar size yakın? Paranızı, vaktinizi ve en önemlisi hayallerinizi harcamadan önce bu gibi sorulara kendi içinizde cevap vererek başlayın ve bunları da iç mimarınıza en ince ayrıntısına kadar aktarın.
Çok büyük paralar harcamadan da ortamınızı ve tarzınızı yenileyebilirsiniz bunu yapacak olan sihirli dokunuşa sahip olan varlığa iç mimar diyoruz.
İç mimarınız sizin hayallerinizi kafa grafiğinizi çekerek göremez ancak onunla doğru iletişime geçmeniz durumunda sizi anlayabilir.
Ekranı karşısından düşüncelerime dokunan arkadaşım, bir sonraki sohbetimizde görüşünceye kadar estetik ve tasarımla kal,
Sevgiler.