Merhaba ekranı başından düşüncelerime dokunan sevgili okur. Bugün seninle uzun soluklu olmasını planladığım bir serüvene başlıyoruz. Önce tanışalım değil mi?
Ben meslekte beşinci yılını geride bırakmış idealleri olup mesleğine gönülden bağlı olan İç Mimar Ebru Özer. Biraz daha kendimden bahsetmem gerekirse; zaman zaman sözü kendisine de bırakacağım güçlü, profesyonel ve dinamik bir kadroya sahip Samsun bölgesinde hizmet veren Samet Karagöl İç Mimarlık bünyesinde yer almaktayım. Tanıştığımıza memnun oldum. O halde köşemizin anlam ve önem kısmına geçebiliriz. Kahvenizi ya da çayınızı aldıysanız biraz iç mimarlığı konuşalım…
İç mimarlık; her türlü canlı kullanıcının yaşam alanlarındaki ihtiyaçlarını estetiksel çerçeveden karşılamaya dayalı bilim ve teknik ile yoğurulmuş bir meslek dalıdır.
İç mimar ise her türlü kullanıcının yaşam alanlarındaki ihtiyaç ve isteklerini analiz edip sentezleyen ve çözüm üreten etten kemikten olup nefes alan canlıdır. Küçük de bir dipnot geçeyim; yapay zekâ ile yeri doldurulamaz. Hani yapay zekayı kıskandığımdan falan değil. Tasarım uygulamaya döndüğünde sanayi ve şantiyede oluşan minik tatlı problemleri yapay zekâ çözemez ama bir şişe asitli ve aromalı sarı içecek almış olan iç mimarınız çözebilir. Bunu da Ebru demişti dersiniz.
İyi konuşuyorsun hoş konuşuyorsun da senin yaptığını mimar, mühendis veyahut seramik ustası da yapamaz mı?
–Yapamaz canım kardeşim. İç mimarlığın tanımını yaparken ne dedim ben, bilim ve teknik ile yoğurulmuş meslek dalı dedim. “İç mimar mı dış mimar mı?” gibi bir soru da kafanızda oluşmadan biraz daha açıklık getireyim.
Sevgili mimar, mühendis ve çok değerli seramik ustası arkadaşım ile aynı plan, proje ve şantiyede yer alsak da disiplinlerimiz ve sorumluluklarımız farklıdır. Şöyle düşün; dişin ağrıdığında o da sağlıkçı deyip dahiliyeye veyahut sünnetçiye gitmiyorsan, yaşam alanlarındaki kullanıcı ihtiyaçlarında da iç mimara muayene olmadan geçme.
Demem o ki konumuzun başrolü iç mimarlık disiplini olmasa, kullandığın lavabodan dolaba, oturduğun koltuktan bindiğin araca hatta indiğin merdivenden asansöre kadar aklına gelebilecek neredeyse tüm yaşamsal faaliyetlerinde ölçü, organizasyon, kurgu, konfor, estetik gibi kaygıların düşünülmemiş olurdu.
Özetlemem gerekirse; yaşamınızdaki iç mimar, çayınızdaki şeker, yemeğinizdeki tuzunuzdur. İç mimar dediğimiz kişi hayallerinizi, tarzınızı sizin için görselleştirip teknik ve kullanım standartlarına göre projelendiren, akabinde meydana çıkan tasarımı uygulamaya geçip sizin için en uygun fiyatları bulan ve projenizi olabildiğince kısa sürede hayata geçiren kişidir.
İç mimar ile çalışmak gerekli mi gereksiz mi şimdi siz karar verebilirsiniz.
Ekranı başından düşüncelerime dokunan arkadaşım, tanıştığımıza çok memnun oldum. Sohbetimiz elbette burada bitmedi. Bu yalnızca girizgahtı… Bir başka yazımda görüşünceye kadar estetik ve tasarımla kalın.
Sevgiler…