Samsunspor’umuz zorlu bir maratonun sonunda ligde kaldı ve 2 dönem transfer yasağı kesinleştikten sonra Thomas Reis ile anlaştı. Lige başlangıç yapıldı ve Thomas Reis’in istediği oyunu sahaya yansıtma anlamında başarısız olduğunu söyleyemeyiz. Transfer yasağının getirdiği tek olumlu taraf olan, birbirini tanıyan oyuncularla uzun bir maratona başladık ve ilk deplasman galibiyetimizi biraz zor olsa da aldık. Hatay deplasmanından aldığımız galibiyet ile deplasman lanetini bitirdiğimizi düşünüyorum. İçerideki maçlarda da taraftarımızın itici gücüyle nice galibiyetler alacağımızı düşünüyorum.
Taraftarın itici gücü demişken bu konuyu biraz derinleştirmekte fayda görüyorum. O taraftar ki geçen sene 10 binden fazla kombine almış, o taraftar ki sezon formalarını tarihte görülmemiş şekilde satın almış, o taraftar ki içerdeki maçlarda 16 bin seyirci ortalaması ile ligi domine eden takımların ardından en yüksek ortalamayı yakalamış ama o taraftar ki bazı programlarda bedavacı olarak yaftalanmış ve aşağılayıcı bir şekilde köfte ekmek beklentisinin olabileceği düşünülmüş. Taraftarın beklentisinden bihaber yapılan bu açıklamalar beni oldukça üzdü. Yeri gelince ‘siz bizden daha çok sevin’, ‘taraftarımızın itici gücüne ihtiyacımız var’ gibi açıklamalar yapanlar arada yaptıkları bu tarz dengesiz açıklamalar ile karşılıksız gönül verenleri incitmektedirler.
Taraftarın itici gücü demişken; geçen sene 7 bin 500 liraya satılan kombinenin bu sene 18 bin lira olmasını da konuşmak gerekir.
Taraftarın itici gücü demişken; stadyumun elverişsiz koşullarını konuşmak gerekir.
Taraftarın itici gücü demişken; sosyal mecrada taraftara hitap eden paylaşımlar yapılmasını konuşmak gerekir.
Taraftarın itici gücü demişken; forma tasarımı yaparken taraftara hitap edilmesini konuşmak gerekir.
Geçen seneden bu seneye bu konularda çok şey değişti. İletişim oldukça kopuk. Taraftar bilgilendirmesi zayıf. Taraftarı sadece sosyal medyada mevcut yönetimin yanlışlarını dile getiren kitleden ibaret görmek çok yanlış. Eleştiri kabul etmeyip eleştiri yapanları taşlatmak büyük yanlış. Şirket yönetmek size çocuk oyuncağı gibi gelebilir ancak camia idare etmek çok farklı bir durumdur. Camia idare etmekle şirket yönetmeyi birbirinden ayırmadığımız sürece de bu geri gidiş durdurulamaz.
Sayın başkanımız mikrofonu her bulduğunda uzun uzun konuşup yer yer konudan uzaklaşıp ilginç açıklamalarda bulunarak, farklı kulüplerden taraftarlarla girdiğimiz sohbetlerde kendisini ve kulübümüzü savunamayacak duruma düşürmektedir. Önceleri bunu Twitter(X) mecrasından yapmaktayken bugün bunu ulusal, yerel ve Youtube haber kanallarında yapmaktadır. TFF seçimlerinde yaptığı açıklamaların ardından yukarıda belirttiğim gibi bir Youtube kanalında yaptığı açıklamaları ben bir taraftar olarak kabul etmiyorum. Bu duruma kendimce tepkimi de bu sene kombine alabilecek durumum varken almayarak gösteriyorum. Sanırım yukarıda saydığım sebeplerden dolayı benzer tepkileri binlerce kişinin verdiğini de kombine satış adetlerinden görebiliyoruz. Umarım yönetim de bunun farkına varır.
Kapanışı yaparken sayın başkan ve yöneticilere seslenmek isterim. İdare ettiğiniz kulüp sadece bir şirket değil. Burası aynı zamanda bir camia. Lütfen yukarıda saydığım sorunların üzerine düşün ve kapsayıcı davranın. Bir şirketi değil kitlelere hitap eden bir camiayı idare ettiğinizi unutmayın.