İstiklal Marşı, Milli Mücadele döneminde Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılarak 12 Mart 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edildi. Peki, 104 yıl önce, halkın bağımsızlık ruhunu yansıtmak ve milli birliğini pekiştirmek amacıyla kaleme alınan ve kabul edilen bu eserin hikayesi nedir?
Birinci Dünya Savaşı ve ardından gelen işgal yıllarında Türk milleti, bağımsızlık uğruna büyük bir fedakârlık göstererek ordusuna destek vermiştir. Cephede ve cephe gerisinde askerî ve lojistik desteğin yanı sıra milletin moral gücünü yüksek tutmak da büyük bir önem arz etmiştir. Bu dönemde Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve Genelkurmay Başkanı İsmet İnönü, halkın ve ordunun moralini güçlendirecek bir millî marşın gerekliliğini vurgulamışlardır. Aynı zamanda halkı bilinçlendirme ve moral aşılamak amacıyla kurulan İrşat Heyetleri de millî marş fikrini destekleyerek önemli katkılar sunmuştur.
İstiklal Marşı için Başlatılan Yarışma
Millî marş yazılması fikri resmî bir girişime dönüşerek Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından bir yarışma açılmasına karar verilmiştir. Maarif Vekâleti tarafından 25 Ekim 1920’de Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde duyurulan yarışmada, kazanan şiire 500 lira ödül verileceği ilan edilmiştir. Şairlerin millî mücadeleyi anlatan şiirlerini göndermeleri için son tarih 23 Aralık 1920 olarak belirlenmiştir. Ayrıca seçilen şiirin bestelenmesi için ayrı bir yarışma düzenleneceği duyurulmuştur.
Maarif Vekâleti’nin himayesinde gerçekleşen yarışmaya toplamda 724 şiir gönderilmiştir. Ancak hiçbir şiir istenilen etkiyi yaratmadığı için değerlendirme süreci uzamış ve yeni bir çözüm arayışına girilmiştir. Bu süreçte Mehmet Akif Ersoy, yarışmaya ödül konulduğu gerekçesiyle katılmak istememiştir. Ancak Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver, Mehmet Akif’e bir mektup yazarak onun katılımını özellikle istemiş ve ödülün kendisinin belirleyeceği bir hayır kurumuna bağışlanabileceğini belirtmiştir. Hasan Basri Bey’in de ısrarları sonucunda Mehmet Akif, yarışmaya katılmayı kabul etmiştir.
Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı’nın Yazılması
Mehmet Akif, Ankara’ya geldikten sonra Tacettin Dergâhı’na yerleşmiş ve burada büyük bir titizlikle şiirini yazmaya başlamıştır. Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini en iyi şekilde yansıtmak için günlerce süren yoğun bir çalışma neticesinde, 10 gün içinde İstiklal Marşı’nı tamamlamıştır. Marş, 17 Şubat 1921 tarihinde Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde ve Sebilürreşad dergisinde yayımlanmıştır.
21 Şubat 1921 tarihinde Açıksöz gazetesi de marşı yayımlamış, halk ve Meclis nezdinde büyük bir beğeni kazanmıştır. 26 Şubat 1921 tarihinde Maarif Vekâleti’nin teklifiyle Meclis görüşmelerine taşınan İstiklal Marşı, milletvekillerine dağıtılmış ve resmî kabul sürecine girilmiştir.
İstiklal Marşı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kabulü
1 Mart 1921’de Karesi Mebusu Hasan Basri Bey, İstiklal Marşı’nın Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey tarafından Meclis kürsüsünden okunmasını teklif etmiştir. 12 Mart 1921 tarihinde yapılan oturumda, Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı şiir büyük bir coşkuyla okunmuş ve milletvekilleri tarafından ayakta alkışlanarak kabul edilmiştir. Böylece İstiklal Marşı, Türk milletinin resmî marşı olarak tescillenmiştir.
Mehmet Akif Ersoy, bu şiiri Türk milletine armağan etmiş ve ödül olarak verilen 500 lirayı almayarak hayır kurumlarına bağışlamıştır. Marş, sadece bir şiir değil; Türk milletinin bağımsızlık ve hürriyet aşkını, vatan sevgisini ve inancını yansıtan bir destan olarak tarih sayfalarındaki yerini almıştır.
‘Allah Bir Daha Bu Millete İstiklal Marşı Yazdırmasın’
İstiklal Marşı, sadece bir şiir ya da bir marş değildir. O, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin ruhunu taşıyan bir eser, vatan sevgisinin en güçlü ifadesidir. Mehmet Akif Ersoy’un, “Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın” sözü, milletin yaşadığı zorlukları ve mücadeleyi en iyi şekilde anlatmaktadır. Bugün, İstiklal Marşı’nı her okuduğumuzda, tarihimizin şanlı mücadelelerini ve bağımsızlık için verilen büyük fedakârlıkları hatırlamak, bizlere düşen en büyük görevlerden biridir.