Merhaba sevgili okur,
Aslında ilk yazıma böyle acı bir konuyla ve yaşanmışlıkla başlamak istemezdim. Ama günlerdir ülkenin gündemini çalkalayan kadına ve çocuğa yönelik şiddetler, cinayetler, istismarlar bir kadın ve bir anne olma duygusuyla içimde patlayan volkanları yazmamı gerektirdi.
Ben Samsun Manşet haber editörü Cansu Rukiye. Evliliği boyunca fiziksel, duygusal, ekonomik şiddeti defalarca tecrübe etmiş, defalarca tehdit edilmiş bir kadınım.
Ailesinin, adı anıt sayaç listesindeki diğer kadınlara karışmasından korktuğu için hakkını savunamadan anlaşmalı boşanmaya ikna edilmiş bir kadınım.
Ben şanslıydım, belki biraz cesaretli, biraz da güçlü. Her geçen gün beni biraz daha dibine çeken bataklıktan kurtulmayı başardım. Kendi savaşımı kazandım! Peki ya benim kadar şanslı olamayan yüzlerce kadın?
İstanbul’a vahşice katledilen Ayşenur ve İkbal’in cinayetinin yakın takipçisiyim. Cinayet anına, öncesine, sonrasına hatta katilin 1 yıl öncesinde öldürme planları yaptığı video kaydına kadar tüm detayları inceledim ve inceliyorum. O detayların her biri kanımı donduruyor.
Aynı şekilde Beyoğlu’nda istismara uğrayan genç kadının öncesi ve sonrasında yaşadıkları, istismarcıların bu olay sonrasında serbest kalmaları, gelen tepkiler sonrası yeniden tutuklanmaları ve olayın tüm detayları…
Günlerdir ülkenin dört bir yanında gördüğümüz hatta şahit olduğumuz çocuk ve kadın vahşetleri, istismarları, cinayetleri hepimizin uykusunu kaçırdı. Bugün yüz binlerce kadının, annenin, babanın aklında tek bir soru. Nasıl?
Nasıl koruyacağız çocuklarımızı?
Nasıl koruyacağız kendimizi evladımızdan?
Nasıl evime döneceğim? Nasıl bir ruh hastası radarına girmeden yaşayacağım? Nasıl sokakta yürürken bir sapığın peşime takılmamasını sağlayacağım? Nasıl ders dinlerken bir sosyopatın takıntısı haline gelmeden eğitim görebileceğim?
Dahası da var!
Bu ülkenin nasıl bir hukuk sistemi var?
Bu ülkede hakkında defalarca cinsel istismar dosyası açılmış bir sapık nasıl elini kolunu sallayarak gezebilir?
Bu ülkede ailesi tarafından şikayet edilmiş bir bağımlı nasıl bir polisi katledebilir?
Bu ülkede nasıl bir madde bağımlısı 1 saat içinde 2 cinayet işleyebilir? Herkesin gözü önünde genç bir kızı parçalarını ayırarak cesedinin başını annesinin önüne atabilir? Üstelik yine ailesi tarafından defalarca şikayet edilmiş, 1 yıl öncesinde öldürme planları yaptığını video kaydına almışken…
Bu ülkede yine insanların gözü önünde bir kadını sıkıştırıp tecavüz etmeye çalışan, suçu kamera kayıtlarıyla sabit bir pislik nasıl serbest bırakılır? Peki aynı suçtan 4 farklı dosyası olan bu pislik nasıl olur da sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine yeniden gözaltına alınıp tutuklanabilir?
Bu ülkenin hukuk sistemi, sözde adalet sistemi sosyal medya üzerinden mi işliyor gerçekten?
Peki sözüm ona adalet sisteminizin işlemesi için kaç kadının, kaç çocuğun daha son nefesini vermesi gerekiyor?
Bizim vahşice, canice katledilen daha kaç Özgecan’ı, Leyla’yı, Emine’yi, Narin’i, Şeyda’yı, Ayşenur’u, İkbal’i feda etmemiz gerekiyor?
(ve daha ismini sayamadığım bir çok kadını, çocuğu…)