1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Gerçek Aşk Nedir? Klinik Psikolog Dr. Esra Gül Koçyiğit Açıklıyor

Gerçek Aşk Nedir? Klinik Psikolog Dr. Esra Gül Koçyiğit Açıklıyor

Klinik Psikolog Dr. Esra Gül Koçyiğit, Sevgililer Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, aşkın insan psikolojisi üzerindeki büyük etkilerine dikkat çekti.

featured
Samsun Manşet Whatsapp'ta

Klinik Psikolog Dr. Esra Gül Koçyiğit, Sevgililer Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, aşkın insan psikolojisi üzerindeki büyük etkilerine dikkat çekti.

Aşk, insanlık tarihi kadar eski bir duygu. Bazen mutluluk ve huzur getiren, bazen de psikolojik olarak karmaşık olabilen bir süreç. Ünlü felsefeci Platon da aşkı, en tehlikeli ruh hastalığı olarak tanımlamış. Altınbaş Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi, Klinik Psikolog Dr. Esra Gül Koçyiğit, 14 Şubat Sevgililer Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, “Gerçek aşk, kişinin kendisini geliştirmesine ve duygusal olarak olgunlaşmasına yardımcı olan bir süreçtir. Sağlıklı ilişkilerde güven, sevgi, bağlılık ve bireysel özgürlük dengeli bir şekilde yer almalıdır” ifadelerini kullandı. Aşkın insanın biyolojik ve duygusal ihtiyaçları ile doğrudan bağlantılı olduğunu anlatan Dr. Koçyiğit, “Aşk, tarih boyunca sanatın, edebiyatın ve felsefenin en çok işlenen konularından biri olmuştur. Şiirlerden romanlara, tiyatrodan sinemaya kadar aşk, her dönem insanın ruhunu besleyen bir tema olmuştur” dedi.

Aşık Olan Bireylerde Dopamin Seviyesi Artar

Psikolojik araştırmaların, beyindeki kimyasal dengeyi etkilediğini tespit ettiğini belirten Dr. Esra Gül Koçyiğit, aşkın hem duygusal hem de biyolojik bir süreç olduğunu aktardı. “Aşk, beyindeki serotonin, dopamin ve noradrenalin gibi kimyasalları etkiliyor. Aşık olan bireylerde dopamin seviyesi artarken serotonin seviyesinde dalgalanmalar meydana gelir. Bu da heyecan, coşku ve enerji artışı gibi belirtilerle kendini gösterir” ifadelerini kullandı.

Sadakati oksitosin ve vazopresin hormonları artırıyor

Aşkın devamlılığını sağlayan en önemli hormonlardan birinin de oksitosin olduğunu söyleyen Koçyiğit, “Oksitosin, sevgi, bağlılık ve güven duygusunu artıran bir hormondur. Partnerler arasındaki fiziksel temas, bu hormonun salgılanmasını destekler ve ilişkinin güçlenmesine katkıda bulunur. Ayrıca aşık çiftlerin bağlılığını arttıran vazopresin isimli başka bir hormon daha salgılanır. Böylece partnerlerin birbirlerine olan bağlılığı artar. Yani oksitosin ve vazopresin hormonlarına sadakat hormonları da diyebiliriz” diye konuştu

Partnerler, Bireysel Sınırlarına Saygı Göstermeli

Koçyiğit, uzun vadeli bir ilişkinin temel taşlarının karşılıklı güven, saygı ve bireysel alanları koruma olduğunu belirterek şu tavsiyelerde bulundu: “Partnerler birbirlerinin bireysel sınırlarına saygı göstermeli. Güven ve anlayış üzerine inşa edilen ilişkiler daha uzun ömürlü olur. Duygusal ve biyolojik süreçlerin farkında olmak, sağlıklı ilişkiler kurmada önemli rol oynar. Aşk, özgürleştirici bir duygu olup, karşılıklı destek ve empati ile beslenmelidir.”

Takıntılı Aşklar Tehlikeli Olabilir

“Gerçek sevgi ve bağımlılık arasındaki farkı anlamak, sağlıklı bir ilişki için kritik bir rol oynuyor” diyen Dr. Koçyiğit, “Sevgi, karşılıklı saygı, güven ve bireysel özgürlük temelinde büyüyen bir duygudur. Ancak bazı durumlarda bu duygu, kontrolsüz bir takıntıya dönüşebilir ve kişi hem kendisine hem de partnerine zarar verebilir” dedi. Takıntılı aşk durumunda, beyindeki serotonin seviyesinin düşerken, dopamin ve noradrenalin seviyelerinin arttığını vurgulayan Dr. Koçyiğit, bunun da kişiyi kaygı, şüphe ve kontrol ihtiyacı ile baş başa bırakabileceğini belirtti.

Patolojik Aşkın Belirtileri Nelerdir?

Obsesif-kompulsif bozukluk ile aşk arasında bilimsel olarak gözlemlenen bağlantılara dikkat çeken Dr. Koçyiğit, takıntılı aşkın bazı temel belirtilerine vurgu yaparak şu uyarılarda bulundu:
“Partnerden ayrı kalmaya tahammül edememe, sürekli görme ve haber alma ihtiyacı. Partnerin bireysel alanını kısıtlayacak şekilde yoğun bir kontrol ihtiyacı. Karşı tarafın bireyselliğini görmezden gelme ve ilişkiyi mutlak birliktelik üzerine kurma. Kıskançlık ve sahiplenme duygusunun ileri boyutlara taşınması. Partnerin hayatının her alanına dahil olma çabası ve ‘Onsuz yaşayamam’ düşüncesinin hakimiyeti.” Bu belirtilerin zaman içinde bireyin kendisine ve ilişkisine zarar verebileceğini belirten Dr. Koçyiğit, “Takıntılı aşk durumu, kişinin yaşam kalitesini düşürebilir ve psikolojik desteğini gerektirebilir. Eğer birey, bu durumun farkına varıp sağlıklı bir ilişki süreci yönetmek istiyorsa, profesyonel bir uzmandan destek alması faydalı olacaktır” ifadelerini kullandı.

Son olarak sevginin özgürleştirici ve geliştirici bir duygu olduğunu vurgulayan Dr. Koçyiğit, “Sağlıklı bir ilişki, karşılıklı güven, saygı ve bireysel alanları tanıma temelinde inşa edilir. Gerçek aşk, zorlayıcı ve sınırları ihlal eden bir takıntıya dönüştüğünde, sevgi yerini psikolojik bir bağımlılığa bırakmıştır” dedi.

0
be_endim
Beğendim
0
be_enmedim
Beğenmedim
0
tebrik_ederim
Tebrik Ederim
0
komik
Komik
0
sinirli
Sinirli
0
_zg_n
Üzgün
Gerçek Aşk Nedir? Klinik Psikolog Dr. Esra Gül Koçyiğit Açıklıyor
Yorum Yap
“Samsun

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Samsun Manşet Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!