Zafer Partisi Kalkınma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Alagöz, Hazine ve Maline Bakanı Mehmet Şimşek’in açıkladığı tasarruf tedbirlerini değerlendirdi.
Prof. Dr. Mehmet Alagöz, açıklamasında “Bakan Şimşek’in açıkladığı kamuda tasarruf tedbirleri hem geç kalınmış hemde toplumun gazını almaya yönelik yüzeysel tedbirleri içermektedir.” dedi.
Uygulamanın yüzeysel olduğunu vurgulayan Alagöz, uygulanacak olan tedbirlerin ağırlıklı olarak kamu alt düzey çalışanların toplu faydalandıkları hizmetlere etki edeceğine değindi.
Açıklamasında Varlık Fonu tarafından yapılan harcamalara da değinen Alagöz, “Kamuda tasarruf paketi diye açıklanan tedbirler içinde asıl olması gerekenler yoktur. Kar garantili KÖİ’lere yönelik tedbirler neler? Türkiye Varlık Fonu harcamaları azaltılacak mı? 116 bin kamu aracından kaç tanesi satılacak? Kamu üst düzey yöneticilerinin ikişer üçer maaşları sonlandırılacak mı? Yurtiçindeki ve yurtdışındaki yabancılara harcanan milyarlarca dolar sonlandırılacak mı? Bütçede yaklaşık 24 milyar dolarlık sermaye giderlerinden ne kadar tasarruf edilecek? Savunma, sağlık, eğitim ve deprem alanları dışında kalan, 23 milyar doları bulan diğer mal ve hizmet alımlarından ne kadar tasarruf edilecek? Kamu kurumlarının, Hükümet emriyle mevzuat dışı faaliyet göstermesi sonucu oluşan ve 2024 yılı içindeki 21 milyar dolar olarak tahmin edilen görev zararı harcamalarından ne kadar tasarruf edilecek? 2024 yılı bütçesinde kar amacı gütmeyen kuruluşlara(siyasi partilere, derneklere, Türk Maarif vakfına…) aktarılmayı bekleyen 8 milyar dolardan ne kadar tasarruf edilecek?” dedi.
Ekonomik kriz döneminde alınan tedbirlerin ‘devede kulak’ kaldığını vurgulayan Alagöz, “Türk ekonomisinin ve Türk Milletinin büyük bir ekonomik kriz ile karşı karşıya kaldığı şu zamanlarda, hükümetin açıkladığı tasarruf paketi, göz boyamaktan öteye geçememiştir. Açıklanan paket, tabir yerinde olursa “devede kulak” kalmıştır. 2024 yılı için bütçe açığını 83 milyar dolar olarak öngören hükümet, bu tasarruf genelgesi ile bu açığın önemli bir kısmını kapatması veya Türk insanının yaşam kalitesini iyileştirecek yatırımlar yapması mümkün görünmemektedir.” dedi.
