Türk müziğinin önemli isimlerinden Edip Akbayram (75), uzun süredir tedavi gördüğü hastanede çoklu organ yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdi. Dik duruşu, umut dolu eserleri ve güçlü sesiyle milyonlara ulaşan Akbayram’ın ölümünün ardından, hayatına dair pek bilinmeyen birçok detay da gün yüzüne çıktı.
Yoğun Bakımda Verdiği Mücadeleye Yenik Düştü
Edip Akbayram, geçirdiği zatürre hastalığının ardından yaşadığı talihsiz bir düşme sonucu iç kanama geçirmiş ve 4 Ocak’tan itibaren Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yoğun bakımda tedavi altına alınmıştı. Ancak çoklu organ yetmezliği nedeniyle 75 yaşında hayata veda etti.
Salı Günü Son Yolculuğuna Uğurlanacak
Edip Akbayram için 4 Mart Salı günü saat 11.00’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bir anma töreni düzenlenecek. Törenin ardından, Teşvikiye Camii’nde öğle namazı kılınacak ve sanatçının cenazesi Üsküdar’daki Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilecek.
Çocuk Felci ile Mücadele Etti
1950 yılında Gaziantep’te dünyaya gelen Edip Akbayram, henüz 9 aylıkken çocuk felcine yakalanmıştı. Bu zorlu hastalıkla mücadele ederken, müziğe olan ilgisi de erken yaşlarda başladı. Lise yıllarında kurduğu orkestrada hem şarkı söyleyip hem de müzikle uğraşarak, sanat yolunda ilk adımlarını attı.
Diş Hekimliği Yerine Sanat Yolu
Lise eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul’a gelen Akbayram, Diş Hekimliği Fakültesi’ni kazandı. Ancak müziğe olan tutkusuyla diş hekimliği kariyerinden vazgeçip, sanat yolculuğuna adım attı ve hayatını müziğe adadı.
12 Eylül’de Yasaklanan Sanatçı
1981-1988 yılları arasında yaşanan 12 Eylül askeri darbesinin etkisiyle, Edip Akbayram da yasaklı sanatçılar arasında yer aldı. TRT’de şarkılarının çalınması ve televizyona çıkması yasaklanan sanatçı, bu zorlu dönemde müziğe ara vermek zorunda kaldı. Ancak tüm baskılara rağmen, sanatını asla terk etmedi.
FETÖ’nün Ödülünü Reddetti
2000 yılında FETÖ’nün Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın 25. yılı nedeniyle verdiği ödülü reddeden 11 sanatçıdan biri olan Edip Akbayram, aynı zamanda Amerika’dan gelen konser tekliflerini de reddetmişti. Sosyalist kimliğini savunarak, Amerika’yı “faşist bir ülke” olarak tanımlamış ve halkı tenzih ederek, bu ülke ile ilişkisini kesmişti.
Benim Ülkem Cennet
Sanat hayatı boyunca halkın sesi olan Akbayram, Türkiye’ye duyduğu sevgisini şu sözlerle dile getirmişti:
“Benim ülkem cennet. Gerçekten bir cennet ülkede yaşıyoruz. Paris’e gidin, yolda düşün, ayağınız takılsın, kimse sizi kaldırmaz. Ama Anadolu’nun en uzak köyüsüne gidin, bir kapıyı çalın ve ‘Karnım aç’ deyin. O evde sadece bir hayvan varsa bile, ev sahibi Tanrı misafiri diyerek onu keser ve sizinle paylaşır. Böylesine asil bir halk, böylesine büyük bir yürek dünyanın hiçbir yerinde yok.”
Atatürk Sayesinde Şarkı Söylüyorum
Akbayram, aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’e olan saygısını her fırsatta dile getirmişti. Atatürk’e dil uzatanlara tepki göstererek şöyle demişti:
“Bugün bu koltukta oturuyorsan, televizyon ekranlarında konuşabiliyorsan, bunu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borçlusun. Ben onun sayesinde bu ülkede şarkılar söylüyorum. Sen onun sayesinde kravat takıp o koltukta oturuyorsun. Bunu herkesin bilmesi gerek!”
Edip Akbayram’ın Kalıcı Mirası
Sanatçı, eserleri ve unutulmaz sözleriyle halkın kalbinde yaşamaya devam edecek. Hayranları ve sanat camiası, onun müziğiyle büyüdü ve vefatının ardından onun bıraktığı derin izleri hatırlamaya devam ediyor.