Uzun soluklu çalışmalar, araştırmalar ve tartışmalar sonucunda Hitit İmparatorluğu’nun kuzey sınırlarında olduğu düşünülen kutsal kent Nerik’in lokalizasyonu kesin olarak Oymaağaç Höyük’te yapılıyor. Samsun’un güneyinde Vezirköprü Ovası’nın ise kuzey bölümünde bulunan ve 200’e 1900 metre ölçülerindeki Oymaağaç Höyük, gerek konumu gerekse de buluntuları ile soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. Höyük’te 20005 ve 2006 yılları arasında yapılan yüzey araştırmaları ile 2007 yılından bugüne kadar devam eden kazı çalışmaları sırasında bulunan 20’nin üzerinde ‘Hititçe çivi yazılı tablet parçası’ en önemli maddi kültür kalıntılarından biri olarak adlandırılıyor.
Yalnızca Nerik’te Kullanılan Bir Teknikle Yapılmış
Söz konusu tabletlerde Nerik kentinin adı, Nerik’in tanrıları, Nerik’in Fırtına Tanrısı ve onun eşi Zah(s)apuna ile Haharwa Dağı gibi Nerik’in çevresindeki bölgelerin adları geçiyor. Ayrıca 2 tablet parçasında hem ahşap hem taştan yapılmış bir Dahanga’dan bahsediliyor. Dahanga, henüz bilinmeyen ama sadece Nerik’te bulunan bir mimari unsur olarak merak uyandırıyor. Söz konusu tabletler ve dönemin eserleri Samsun Müzesi’nde ziyaretçiler tarafından da yoğun ilgi görüyor.
Höyük’te açığa çıkartılan mimari kalıntılar da Oymaağaç Höyük-Nerik eşitliğini destekliyor. Hattusa’nın eski mabetlerinde benzer bir mabet, kare bir hububat deposu, tipik bir Hitit sur kapısı ve yer altına giden merdivenli su kaynağı Hititt dönemine tarihleniyor. Höyüğün kuzeydoğu tepesinde 40’a 40 metre ölçülerinde kuruluşu Orta Tunç Çağı ve en geç tabakası 2. Suppiluliuma dönemine tarihlenen bir tapınak bulunduğu aktarılıyor.
Tapınak hakkında yapılan bilgilendirmede, “Yapının konumu ve buluntularından dolayı Fırtına Tanrısı’nın tapınağı olarak nitelendiriliyor. Buluntular arasında Fırtına’nın sembol hayvanlarından Serri ve Hurri adlı boğaların betimlendiği pişmiş toprak heykelcik parçaları dikkat çekici bulunuyor. Purulliye (bahar) Bayramı ve diğer festivaller sırasında yapılan kilit seyahatlerin bitiş noktası olan Nerik’e gelince bu mabette Fırtına’ya kurbanlar kesilip, çeşitli hediyeler verilmişti. Mabedin avlusunda çok sayıda kalitesinden dolayı günlük kullanımdan ziyade dini amaçlı olduğunu bilinen tek kullanımlık minyatür kap ve tabaklar acıka çıkartıldı” açıklaması bulunuyor.
Hititlerin Müzik Aletleri Merak Uyandırdı
Öte yandan, müzede Hititler’in kullandığı müzik aletleri de oldukça dikkat çekiyor. Müzede erken tunç çağına ait bronz çalpara, pişmiş topraktan yapılmış çıngırak ve birçok müzik aleti de sergileniyor. Kullanılan müzik aletleriyle ilgili olarak yapılan bilgilendirmede, “Çivi yazılı belgeler ve görsel arkeolojik materyaller Hititlerin kullandıkları müzik aletleri ve onların yapıldıkları malzemelerle ilgili bilgiler vermektedir. Ayrıca hangi törende hangi çalgıların birlikte çalınacağı ve ayrıntıları da belirtilmektedir. Lir, arp, bağlama gibi telli çalgılar, davul ve tef gibi vurmalı çalgılar, çift borulu ve doğal trompet gibi nefesli çalgılar, çalpara, zil ve sistrum gibi kendinden tınılı çalgılar Hitit yazılı ve görsel belgelerinde yer alan çalgılardır. Anadolu’da en sevilen bölgesel çalgılardan biri olan saz, Hitit Dönemi görsel kaynaklarda da yaygın olarak görülen müzik aletidir” ifadeleri yer alıyor.