Adnan Oktar örgütünün mevcut yönetimine ilişkin soruşturma sonuçlandı: Oktar’ın 43,5 yıla kadar hapsi isteniyor

adnan-oktar-mahkeme

Adnan Oktar Örgütü yöneticilerinin cezaevindeyken örgütün faaliyetlerini sürdürdükleri, özellikle avukatlar aracılığıyla örgütü ayakta tutmaya çalıştıkları ve örgüte üye kazandırmayı amaçladıkları iddiasıyla örgütün ‘güncel yapılanmasına’ ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede Oktar hakkında 43,5 yıla kadar hapis cezası istendi.

Silahlı suç örgütü lideri Adnan Oktar’ın cezaevinden örgütsel faaliyetlere devam ettiği, özellikle avukatları aracılığıyla örgütü canlı tutmaya çalıştığı ve deşifre olan örgüt üyelerinin yerine yeni üyeler kazandırmayı amaçladığı iddialarıyla örgütün ‘güncel yapılanmasına’ ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı Aşağıda soruşturmada elde edilen bulguların bir özeti yer almaktadır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, aralarında Adnan Oktar‘ın da bulunduğu 20 kişi ‘şüpheli’ olarak yer almıştır.

İddianamede, şüpheli Adnan Oktar’ın mahkeme kararıyla silahlı suç örgütü yöneticisi olarak kabul edildiği ve cezaevine konulduğu, ancak cezaevinde bulunduğu süre içerisinde örgütsel faaliyetlerine devam ettiği belirtilmiştir. İddianamede, şüpheli Oktar’ın diğerlerinin yanı sıra avukatları ve Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna gibi diğer örgüt yetkilileri aracılığıyla örgütü canlı tutmaya, talimatların cezaevi dışında yayılmasını sağlamaya ve davanın bir komplo olduğu yönünde kamuoyu oluşturmaya ve özellikle diğer örgüt yetkilileri aracılığıyla siyasi lobiden destek almaya çalıştığı belirtilmektedir Davanın bir komplo olduğu yönünde kamuoyu oluşturmaya ve siyasi lobiden destek almaya çalıştığı kaydediliyor.

Oktar’ın davaya müdahil olan ya da olmayan örgüt üyelerine bir arada kalmaları yönünde talimat verdiği kaydediliyor.

İddianamede, Oktar’ın kitap kökü dosyasında ceza alan örgüt üyeleri ve cezaevindeki üyelerle mektup ve avukatlar aracılığıyla iletişim kurduğu, şüphelinin etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen örgüt üyelerini engellemeye çalıştığı, özellikle içeride ve dışarıda bulunan örgüt üyeleri üzerinde nüfuz sağlamaya çalıştığı iddia ediliyor. ve örgütün dışarıdaki üyelerine ve yargılamalara katılan ya da katılmayan üyelerine bir arada kalmaları talimatını verdiğini söyledi.

15 gün boyunca 200 avukatla yapılan olağandışı toplantılar ortaya çıkarıldı

Hazırlanan iddianamede şüpheli Oktar’ın cezaevinde kaldığı 15 günlük kısa süre içerisinde yaklaşık 200 avukatla görüştüğü ve adli yardım adı altında hayatın olağan akışına uymayan şekilde toplantılar yaptığı, bu toplantıların amacının örgüte üye kazandırmak olduğu, yasal kısıtlamalar çerçevesinde cezaevinin Örgütün, istediği gibi girip çıkabilen avukatlık mesleğinden yararlanmak amacıyla cezaevi dışındaki tutum ve davranışlarını yönlendirmeye çalıştığı, bu kararlar neticesinde şüphelilerin avukatlarla görüşmelerinin kısıtlandığı kaydedildi.

İddianamede, örgütsel iletişimin sağlanması açısından, örgüt lider ve yöneticilerinin normal hayata aykırı ziyaret sayı ve sürelerinin aslında gizli bir örgütsel iletişim stratejisi olarak yürütüldüğü, avukat-müvekkil ziyaretleri motifi kullanılarak örgüt lider ve yöneticilerinin el yazısı talimatlarının cezaevinde bulunmayan örgüt üyelerine iletildiği belirtilmiştir, El yazısı talimatların merkezi olarak toplanması için sözde hukuk birimi başkanına teslim edilerek saklandığı ve böylece cezaevi ile dış dünya arasındaki örgütsel iletişimin örgütün avukat yapılanması aracılığıyla gizli örgütsel ziyaretler yoluyla gerçekleştirildiği belirtilmektedir. Oktar’a yazmaları için teşvik edildiklerini ve yazmayanların izlendiğini belirtmektedir.

İddianamede, her bir sanığın Adnan Oktar’a ve birbirlerine yazışmalar yoluyla yazmaya teşvik edildiği ve telkin edildiği, yazmayanların takip edildiği, mektuplar yoluyla örgütten ayrılmalarının engellenmeye çalışıldığı, bu mektupların ileride delil olması için saklandığı, geçerli bir yansıtma hükmünden yararlanıldığı İsteyenlerin ise kendi ifadeleriyle ‘bu kişi bizi çok seviyor, korktuğu ve kandırıldığı için aktif hale geldi’ şeklinde ‘sevgi dolu’ mektupların delil olarak sunulduğu kaydedildi.

Dışarıdaki olayların sebebinin tutuklanmış olması olduğu vurgulanmış ve bu durum dini referanslarla gerekçelendirilmeye çalışılmıştır.

İddianamede, şüpheli Adnan Oktar’ın avukatı ile yaptığı görüşmede, Türkiye’de ve dünyada yaşanan siyasi olayların ve doğa olaylarının nedenini tutukluluğuna bağlayarak bunu dini referanslarla ispatlamaya çalıştığı belirtildi. İddianamede, Oktar’ın bunu örgüt içi ve dışındaki üyelere ileterek aşıladığı, bu ispat çabasında Mesih kavramına atıfta bulunduğu ve sosyal medyada Mesih’in gündemde tutulması için talimat verdiği belirtiliyor.

Oktar’dan ‘müvekkil’ ve ‘yazar’ olarak bahsedildi.

İddianamede, örgütteki mevcut kişilerin ağırlıklı olarak cezaevinden tahliye olan örgüt üyeleri ve örgütle ilişkili ancak henüz haklarında işlem yapılmamış kişilerden oluştuğuna dikkat çekiliyor. Bu arada, örgütün yeni üyeler kazanma hedefine ulaşmak için girişimlerde bulunduğu belirtiliyor: 2019-2020 yılları arasında bir iletişim ağı kurulacak ve bu iletişim ağındaki kişiler kendilerini ‘İstanbul’ – ‘yasal grup’ olarak adlandırıyor ve Adnan Oktar’dan ‘müvekkil’ ve ‘yazar’ olarak bahsedildiği belirtiliyor.
‘Arkadaşa Mektuplar’ başlıklı bir klasörün incelenmesine yer verilen iddianamede cezaevi mührünün bulunmadığı ve görünürlüğünün olmadığı, mektupların bir kısmının bilgisayarda oluşturulduğu ve cezaevinde oluşturulmasının mümkün olmadığı, bu mektupların örgütün mevcut yapısı içerisinde yer alan avukatlar tarafından oluşturulduğu ve şüphelilere ulaştırıldığı belirtiliyor. Bu mektupların okunması ve cevaplanması, kurumdaki bilgi akışının denetimsiz bir şekilde avukatlar aracılığıyla sağlandığına işaret etmektedir.

Adnan Oktar hakkında 43,5 yıla kadar hapis cezası istendi

Hazırlanan iddianamede Adnan Oktar, Meltem Davan ve Ferhunde Eda Babuna için ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak’ suçundan beşer yıldan 12’şer yıla kadar hapis cezası ve Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca örgüt üyelerinin Ayrıca, örgüt üyelerinin Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca örgütün faaliyetleri çerçevesinde işlenen tüm suçların failleri olarak cezalandırılmaları talep edildi. İddianamede ‘örgütün veya amacının propagandasını yapmak’ suçundan 10,5 yıldan 31,5 yıla kadar olmak üzere toplam 15,5 yıldan 43,5 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

İddianamede ayrıca diğer 17 şüpheli hakkında da ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak’, ‘örgüte yardım etmek’ ve ‘örgütün veya amacının propagandasını yapmak’ suçlarından hapis cezası talep ediliyor.

Şüphelilerin yargılanmasına yakında İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak.

Exit mobile version